KÖTÜ YÖNETİCİNİN EL KİTABI

İlker Canbulut
4 min readJan 16, 2021

--

Dünyanın dört bir yanına dağılmış kötü yöneticilere yol göstermesi için bir başucu rehberi hazırlayalım dedik: Kötü Yöneticinin El Kitabı.

Yöneticilerin, çalışanlarına belirli periyodlarla performans notu vermesi gibi, çalışanların da yöneticilerine (kayıtlara geçmese de) not verdikleri bir gerçektir. İş hayatında çalışanlarından yüksek not alan yöneticilerin sayısını bilemiyoruz. Ancak araştırmalar, en önemli işten ayrılma sebebi olarak “yönetici ile anlaşmazlığı” gösteriyor.

• American Society of Training and Development’ın araştırma sonuçlarına göre en önemli işten ayrılma nedeni çalışanların yöneticileriyle olan anlaşmazlıklarıdır.

• Türkiye’de ise Eleman.net’in yaptığı bir araştırmaya göre de Türkiye’de çalışanların sadece %23’lük kısmı yöneticilerine güven duyduğunu söylüyor (1). Kalan %77’lik kısım ise güvenmiyor veya güvenip güvenemeyeceğinden emin değil.

• Türkiye İnsan Yönetimi Derneği (Peryön) tarafından 2017 yılında Deloitte Türkiye’ye yaptırılan bir araştırma sonucuna göre, 2015 yılında ülkemizde istifa ederek işten ayrılma oranı % 28 olarak gerçekleşmiştir (2).

Kötü bir yöneticinin el kitabında 14 madde sıraladık. İyi bir “lider” olmak için ise ters istikamette ilerlemek yeterli.

Kural 1 - Bir strateji oluşturmayın.

Hedefi net olarak belirlemenize rağmen, bu hedefe ulaşmak için uygulanabilir bir strateji belirlemeyin. Kervan yolda dizilir.

Kural 2 - Kurumsal kültürden bahsedin, ama çelişki içinde olun

Kurumsallaşmanın gereği olarak bir sürü gerekli gereksiz kurallar koyun. Ama bu kuralları her durumda, herkese karşı eşit bir şekilde uygulamayın. Hatta gerekli gördüğünüz durumlarda bu kuralları kendi ellerinizle de çiğneyebilirsiniz.

Tutarsız olun mesela. 1 ay önce bizzat verdiğiniz bir kararın çalışma arkadaşlarınız tarafından “neden uygulandığını” sorgulayın. Zor durumda kalırsanız da hatanızı üstlenmeyin. Bu tip durumlar sık oluyorsa kendinize bir manevra alanı tanıyın ve kimseye e-mail ortamında yazılı bir talimat göndermeyin. Böylece “Ben öyle söylememiştim” cümlesini doyasıya kullanabilirsiniz.

Kural 3 - Ekibin Motivasyonuna Kafa Yormayın.

Bu iş yerinde herkes kendi motivasyonundan sorumludur! Hatta onların motivasyonunu bozacak söz ve davranışlarda bulunsanız bile, size rağmen iç motivasyonlarını koruyup yüksek tutmak zorundadırlar. Bunu herkes bilir.

Mesela gün boyunca kimsenin suratına bakmayın. Size selam verilirse de almayın, bir ağırlığınız olsun.

Kural 4 - Çalışanlarınızı dinlemeyin.

Onlar konuşurken başka şeylerle ilgilenin, onları dinliyormuş gibi yapın. Emin olun dinlemediğinizi anlamazlar. Anlasalar da dert etmeyin, nasıl olsa sizin kadar önemli değiller. Hatta hep siz anlatın. Mesela çalışma arkadaşlarınızdan biri yanınıza gelip bir derdini anlatmaya çalıştığında, konuyu anılarınıza getirin. Uzun uzun konuşup onu masasına geri gönderin. Her anınızı her durumda, insanlar dinlemekten yorulana kadar tekrarlayın.

Kural 5 - Korku imparatorluğu kurun.

Yönetici dediğiniz, korkulmalı. Böylece çalışanlarınız mesai dışında sizi yolda gördüklerinde yollarını değiştirebilirler. Sizin işe gelmediğiniz günlerde de çalışmaz, rahat bir gün geçirirler. Ama olsun, sizin zaten ekip içinde her an bilgi alabileceğiniz ajanlarınız vardır.

Önünüze hatalı bir iş geldiğinde öfke patlamaları yaşayın mesela. Duygularınızı Aynen Yansıtın. Orada patronun kim olduğunu öğrenmeliler, öyle değil mi?

Kural 6 - Bilgiye Değil, Algıya Dayalı Yönetim Benimseyin.

Çalışanlarınız ile ilgili algılar oluşturun. Öyle ki o çalışan, gece gündüz çalışsa, hatta ağzıyla kuş bile tutsa sizin gözünüzdeki algıyı değiştiremesin. Böylece;

– Performans değerlendirme dönemlerinde uzun uzun uğraşıp detaylı değerlendirmeler yapmak yerine rahat edersiniz. Nasılsa kime yüksek performans notu vereceğinizi, değerlendirme dönemi başlamadan bilirsiniz.

– Üstelik kimin terfi edeceğine de yıllar önce karar vermiş olur, büyük bir yükten de kendinizi kurtarmış olursunuz.

– Gerçi adam kayırdığınız, şirket içinde prensleriniz, prensesleriniz olduğu yönünde söylentiler çıkabilir. Kimin umurunda, konu hakkında bilgisi olmadığı halde algıya dayalı üretilen düşünceler bunlar.

Kural 7- Aldığınız kararlara ekibinizi dahil etmeyin.

Yönetici olan sizsiniz ve siz ne derseniz o olur. Böylece yaptığı işe inanmayan bir ekip yaratmış olsanız da hiç dert değil. Nasılsa böyle durumlarda “Kural 5" geçerlidir.

Kural 8 - Suçlayın.

İşler kötü gittiğinde suçlayacak birilerini bulun. Bunun için şu soru ekleriyle başlayan sorular sormanız yeterli: “Neden, Niye, Niçin, Kim Yaptı?”

Kural 9 - Akşam çıkış saati konusunda belirsizlik hâkim olmalı.

Mesai bitince eve gitmek için herkes sizin çıkmanızı beklemeli mesela. Verimli çalışmanın bir şehir efsanesi olduğunu, önemli olanın masada geçirilen zaman olduğunu zaten biliyorsunuz. 12 saat masasında oturup 2 saat çalışanla, şirkete gün içinde 8 saat fayda yaratan arasındaki milyon farkı aramak zaman alabilir. İyisi mi herkes geç çıksın.

Kural 10 - Ekibe İnisiyatif Alanı Tanımayın.

İş delege etmeyin, büyük küçük her işi de kendiniz yapın. Çalışanlarınızın gelişimine katkı sağlamayın. Yönetsel faaliyetleriniz ile ilgili ekibinizi bilgilendirmeyin. Böylece kendinize ve koltuğunuza olası bir rakip yaratmamış olursunuz.

Kural 11 - Karar Almayın.

Sorunlar birikip, işler kilitlenme noktasına gelene kadar sorunları halının altına süpürün. Böylece yukarıya sorun taşıyan bir yönetici olarak görünmez, uyum içerisinde bir iş hayatı sürdürmüş olursunuz. Üstelik sorunu kriz haline döndüğünde çözdüğünüz için göze görünür, hatta çözüm odaklı bir yönetici olarak tanınabilirsiniz. Üstleriniz de sizinle aynı kafadaysa o iş yerinde kahraman bile olabilirsiniz. Ya da biriktirdiğiniz sorunlarla, sizden sonra gelen yönetici ilgilenir.

Karar almadığınız için şirkette kaos ve belirsizlikler hakim olur. Boş verin, kaosun bile içinde bir düzen vardır. Doğa boşluk bırakmaz, nasılsa biri işleri üstlenir, her zaman birileri çıkar ve işler yürüsün diye fazladan sorumluluk alır. Doğa kanunları bile sizden yana.

Kural 12 - Yeniliklere Kapalı Olun.

Çalışma arkadaşlarınızdan biri orijinal ve şirkete gelir kazandıracak bir fikirle geldiğinde dinlemeden, o projenin neden yapılamayacağını anlatın. Böylece eski köye yeni bir adet getirmemiş, eski tarz ama size ait yönetim şeklini sürdürmüş olursunuz.

Kural 13 - Her Göreve Talip Olun.

Sorumlusu olduğunuz bölümün kapasitesini göz ardı ederek, üst yönetime yaranmak için her göreve talip olun. Bu işlerin birimin görev ve yetki alanı içindeki işler olup olmasına önem vermeyin.

Kural 14 - Mobinge Takılmayın.

Ekip üyelerinin kendi aralarındaki iletişim, mobing sınırlarına ulaşmış olabilir. Durum, üst yönetime karşı sizi kötü gösterecek bir hal alana kadar sorun etmeyin. Nasılsa doğa, bir yolunu bulacaklardır.

Kötü bir yöneticinin el kitabındaki bu 14 maddede “başarısız olursanız”, yöneticilikten, güçlü bir liderliğe terfi etmişsiniz demektir. Ancak 1 yanlışın 13 doğruyu götürebileceğini ve liderliğin nankör bir uğraş olduğunu da unutmayın.

(1) “Yöneticiye Güven Yok”, http://www.hrdergi.com/tr/haber/yöneticiye-güven-yok/182
(2) https://www.peryon.org.tr/wp-content/uploads/2016/11/Peryon_Deloitte_Anket_Degerlendirme_v1_2015.pdf

İnternet Sitesi: www.ilkercanbulut.com

Linkedln: linkedin.com/in/ilker-canbulut

İnstagram: ilkercanbulut

Spotify: Püf Noktası

--

--

İlker Canbulut

Yönetici Koçu I Eğitmen I Mentor I Yazar I "Bir kelime kararını, bir duygu hayatını, bir insan seni değiştirebilir."